28 Ağustos 2014 Perşembe

Aç Gözünü Aç Gözlü Çocuk


Antidepresan kullanmayalı uzun zaman oldu. Sen gelmeden önce her günün gün ışığında bir kaşık o geçiyordu boğazımdan. Sen çıkageldin o çıkıp gitti. Sen geldin yüzüm gül bahçesine döndü. Sahi niye geldin sen? Niye gelip kendini üzdürme gereği duydun. Hadi geldin diyelim tamam kabul gitmeseydin ya. Kalsaydım yanında. Benden ayrılırken yine peşine düşseydim senin. Kuyruk gibi, görmeseydin beni ama ben senin hep peşinde olsaydım. Arkanda.

Ne lüzum var şimdi o yüzümü kırıştırıp, kaşlarımı çattıran o şuruba. İçmem ki ne dersen de içmem. Bak onsuzda yüzümde tebessüm taşıyorum. Hemde senden kalan bir parça. Senin yüzüme ektiğin o gül tohumlarının yeşermesi bunlar. Pişman değilim, onlarda bende mutlular. Her sabah gözümü açmamla beraber onları suluyorum. Yaprakları genişliyor güneşi görünce. Daha da büyüyorlar her geçen gün. Her geçen gün seni anımsatıyorlar bana. Yanlış anlama özlüyorum yine seni ama üzülmüyorum arkandan. Üzülürsem sadece aklıma geldikçe yüzümü güldüren iyi anılarımızın tekrar yaşanmayacağı.

Her pastahanenin önünden geçerken sen geliyorsun aklıma.Ne zaman kafe görsem köşe başında bahçeli mahçeli, düşüveriyorsun kafamın içindeki okyanusa. İlk sırasındaydı hayal listemizin. Kafe açacaktık beraber, işletecektik orayı. Bahçesi olacaktı minik. Üç beş kedi kıvrılacaktı sandalyenin ayaklarına. Öyle büyükçe değildi bizimkisi kafeler zinciri falan bağlamayacaktık. Sadece bir tane yeter bize ikimizin olan, sadece bir tane. Nerede o beraber yapacağımız rengarenk pastalar? Sahi nerede çatallar? Mumları nereye koydun?

Şu havada uçan kuş mu? Yoksa uçurtma mı? İnanmıyorum uçurtmaya iple gerilmiş bir adam var ucunda. Sakın ha düşme aklıma, sakın. Oturup ağlarım yemin ederim. Tamam tamam. Listenin ikincisini dolduran paraşütle atlamayı sen mi akıl etmiştin ben mi? Hani el ele tutuşup gökkuşağı rengindeki uçurtmaya asılmayı sahi kim akıl etmişti? Bir çocuğun hayaliydi sanırım o uçurtma. İplerini eline doladığı, her rüzgarla muşamba öpüşürken mutluluktan yanaklarındaki çukurları belirginleşen, habire ipini çekiştirdiği uçurtma bir çocuğun hayaliydi değil mi? Bir çocuğun. Yüzüne gül tohumları serptiğin o çocuğun.

Fazla mı hayal kuruyor bu çocuk? Fazla mı ümitleniyor? Fazla mı beklentisi? Bir çocuğa nazaran fazla ama masumca. Gözü hep yükseklerde bu çocuğun, hep tepelerde geziyor o gözler. Diğer çocuklar pasta isterken o her sabah seninle el ele anahtarını gediğinde çevirebileceği bir pastahane kapısı istiyor. Diğer çocuklar sadece elini uçurtmanın ipine dolamak isterken o seninle el ele o ipe dolanmak istiyor. Her şeyi seninle istiyor. Her şeyi hemde.Aç çocuk. Aç gözlü. Doymak bilmeyen. Sana doyamayan o dar ve sıska omuzlu çocuk.

5 yorum: