12 Temmuz 2014 Cumartesi

Çekil önümden Ben siyahım..



Uyuyamaz oldum. ağlayamıyorum da... Derdim ne çözemedim bir türlü. Ben ki yastığı yanaklarımı öptüğünde uyuyan kişi günlerdir sabahlıyorum. kötü hissediyorum kendim oldukça kötü. Çok kirli, çok pişman... tek çare ölüm mü? Ondan sonrası da devam etmeyeceği muamma.

Gerçekten bıçak gibi kesip bitirmek istiyorum tüm olanları. ölmek istiyorum yada yok olmak. bir hayvana da dönüşebilirim... Mesela bir kelebek 1 gün boyunca gezer durur sonrada kendime mezar olacak bir yer seçerdim. Sanki böylesi daha iyi olacak gibi sanki daha mutlu olacağım gibi...

Saf değilim. Hiç olamadım. Ne çok isterdi saf olmayı, temiz, yüreğinden ve geçmişinden bir kötülük geçirmeyi... Sanki dünyanın en kirli elleri benim ellerimdi. Nefret ediyorum onlardan gözlerimden olanlar karşısında öylece izleyip bir tepki göstermediklerinden onlarda en az benim kadar suçlu. kesip atmak istiyorum kulaklarımı duymasalardı keşke kötü olayları. Ya ayaklarım işte en büyük suç onlarındı kötülüğe bile bile yürüyen onlar.

Gerçekten bu ben miyim? Ne çabuk geçti o elime her kağıt geçtiğinde yemyeşil ağaçlar, sanki ağızları kulaklarına kancalanmış gibi sürekli sırıtan çocukları çizdiğim günler nerde. gerçekten çok kirlenmişti ellerim mutluluk resimleri çizemez olmuşlardı. Bana geçmişim lazım bir de şimdiki aklım..

Umrumda olmaz oldu hiç bir şey. Ne oldu bana en ufak bir olayda saf gözyaşlarıyla evi sel bastıran çocuğa noldu? Kim değiştirdi beni? sarılacak bir çift kol istiyorum tanrım senden bunu bana çok görme. Onlara o kadar çok ihtiyacım olduğu aşikar.

Bitirsem mi her şeyi.. en ve en yüksek binanın merdivenlerini arşınlayarak çıksam mı damına? Atsammı kendimi aşağıya gözyaşlarımı yüzümden rüzgar süpürse mi? çakılsam yere.. Pat diye. Binanın damı ile yer arasındaki onca mesafe pat diye bitse. 1997 yazından itibaren bu günüme kadar gelen şeyler, geçmişim utandığım, iğrendiğim, kirlettiğim her şeyim de pat diye bitse ya. Bitecek olsa dakika durmam.

Niye sormadılar ki beni bu dünyaya yollarken. Niye susturdular ki beni melekler. Belki ben muhalefet olacaktım yine belki istemeyecektim beni bunca kirleten mekana. Gerçekten de istemeyecektim. Niye isteyeyim ki annemin ağzıyla sanki yerlerine zeytin gibi yerleştirilmiş gözlerim o kadar saftı ki şimdi her bakş attığı yere zehrini akıtıveriyor. Öyle bir zehirki hiç bitmiyor hem dışarı hemde damarlarla iniyordu kalbime kadar. Ölüyordum... atsa da kalbim ölüyordum.

Belki yazsam kendimi Boraya benziyecektim. Ama küçükken bir tecavüze tacize maruz kalmadım. Belki kalsaydım bu kadar suçlu hissetmezdim kendimi. Yığardım sıska, çarpık bacaklarım ve daracık omuzlarımla taşıyamadığım yükü, geçmişimi...

Keşke kendime bunu yapabilsem, keşke bu kadar korkak olmasam. Bir filmde izlemiştim adı hala aklımda filmin intihar eden kişi şey demişti mıh gibi tutuyorum aklımda o sözü ''İntihar en büyük cesarettir, kimse yaklaşamaz ona hem gerisinden yaklaşanlara korkak derler, gerçeklerden kaçıyor derler ama bilmezler ki o gerçeklerden kaçmayıp bizzat üstüne gittiklerini. ben gayet cesurum ağzımın içinde küçük dilime nişan aldığım silahla herkes yapamaz bunu. Ben cesurum bu yüzden ölüyorum'' deyip küvetin içinde canına kıymıştı adam. Keşke bende senin gibi cesur olsam. İntihar edenlerin arkasından ''savaşsın, yener elbet'' demeyip senin yaptığını yapsam.

Sıkıldım kitaptan, resimden, konuşmaktan, yazmaktan , annemden, kendimden... herşeyden sıkıldım zevkin doruğundayken ölmeliydim şimdi ölmenin bir faydası yok. İlerliyen günlerde tıpkı bu gğn gibi dünün aynısı olacak biliyorum. keşke mutlu son olsaydı benim hikayem. Keşke tam mutluyken birden tanımadığım biri beynime bir kurşun sıksaydı. kısa  sürede acı çekmeden ölseydim. kısa süre dediğim ne ki 5 saniye belkide 10 gerçekten çok kısa ben o saniyeler içinde neler düşünürdüm... Salak gibi hayata tutunacak bahaneler bulur onlara elimi uzatıp yetişemediğim için arkalarından üzülürdüm. Gene mutlu sonla bitmezdi benim hikayem. Ben lanetlenmiştim her şeyimle; bakışımla, vücudumla,, beynimle, düşüncelerimle, cinselliğimle, gülümsememle... herşeyimle lanetliydim ben hepsi onları işlerken birer avuç siyah duman dağıtırdı mutlu ve temiz yüreklere. Kötüydüm ben çünkü. Seçmedim bunu böyle doğdum. Siyah doğdum ben simsiyah. Yalnız, lanetli ve lanetli olduğu için asil, kötümser, kendini beğenmiş küstah doğdum. Çünkü bu dünyanın en kötüsüydüm en siyahıydım ben. Sevmiyordum siyah rengi tıpkı bir ayna gibi hissediyordum onu. Duramıyordum karşısında tahammül edemiyordum kendime bir başkasından etmesini nasıl bekleyebilirim ki...

Ben siyahım, kirliyim, sonsuzum, acıyım, kötüyüm, kinim, öfkeyim, savaşım, öcüyüm, karanlığım... Çekil önümden Ben siyahım..

4 yorum:

  1. Bana göre asıl cesur insan, korkularına yenilmeden gülerek yaşamayı bilendir. Diğerleri korkak değil, sadece çekingendir. Hayatlarının geri kalan kısmında güzel şeyler yapmaya çekinenlerdir...

    YanıtlaSil
  2. renkli Adam başlığına yakışmayacak kadar siyah düşünceler, bir an önce bu devinimden kurtulman dileklerimle

    YanıtlaSil